Ana içeriğe atla

Beauty Inside

Bu seferki konum izlediğim ve bence güzel anlamlar barındıran bir film. Kore yapımı olan bu filmi izleyip izlememek konusunda biraz temkinliydim, sonra bir gün izle Nazlı deyip oturdum bilgisayar başına.



Adında anlaşılacağı gibi film "güzellik içimizde teması" üzerine kurulu. Başrol oyuncusu her sabah başka bir bedende uyanıyor. Zamanla bu duruma alışıyor, işini yaşamını bu duruma göre organize ediyor. Ediyor etmesine de hesaba katmadığı bir şey var. "Aşk". 

Sevdiği kadına yaklaşması, kadının bu duruma tepkisi ve onun da duruma ayak uyduramaması konusunu üzerine yapılmış bir film. Konu itibari ile farklı geldiği için izledim ki pişman değilim. İzlediğim film sonunda eğer düşüncelere dalıyorsam o film güzeldir benim için. 

Filmi izledikten sonra 2 soru dönüp durdu aklımda;
1. Ben kız yerinde olsaydım nasıl tepki verirdim?
2. Adamın yerinde ben olsaydım nasıl davranırdım? 

İki soruyu da defalarca sordum kendime de arkadaşlarıma da farklı farklı cevaplar geldi her defasında. Peki sizin cevaplarınız nasıl olurdu? 

İzleyip yorumlarınızı paylaşın benimle. Ben izlemem Kore filmi de neymiş derseniz hayal edin o durumu, yine de paylaşın düşüncelerinizi. 

Sağlıcakla.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kill Me Heal Me-Kişilikler

Önceki yazımda bahsetmiştim kill me heal me'den, Ne çok sevdiğimi, oyuncuları, senaryoyu falan anlatmıştım... Şimdi sıra en sevdiğim bölümde kişiliklerimizde. Doğruyu söylemek gerekirse kişilikler öyle güzel canlandırılmış ki Ji Sung tarafından hepsini çok sevdik. İzleyenler bilir oyuncumuzun nasıl güzel iş çıkardığını... Her yiğidin harcı değildir öyle anında değişip, insanları farklı biri olduğuna inandırmak...

Nerde o eski bayramlar!

Klişe bir cümleyle başlayayım dedim bu yazımda günün anlam ve önemini belirtmek için. Öncelikle yaşadığımız bu zor ve yıpratıcı zamanların arasında bir nevi hediye gibi olan bayram molasındayız ülkece.
İngiliz tarihi ile ilgili o kadar çok kitap okuyup film izledim ki onlardan biriymiş gibi hissediyorum bazen kendimi. Jane Austen en sevdiğim yazar olabilir mesela, birçok eleştiri alsa da zamanının hatta günümüzün en iyilerinden biri. Yaşadığı toplumu ele aldığı yazıları, yazı dili en sevdiklerim arasına girmesine sebep oldu. Onu çok sevmem vesilesi ile de Julia Quinn isimli yazar ile tanıştım, kendisine günümüzün Jane Austen'ı deniyor. Ama bence değil. Neyse asıl konum günümüz Austen'ının Bridgerton serisinin Netflix dizisi. Söylediğim gibi bütün tarihi şeyleri sevmemden dolayı bu diziyi de sevdim. Favorim diyemem ama güzeldi. Duyduğuma göre bütün kitap serisi dizi yapılacakmış. Seri 8 kitaptan oluşuyor bu arada. 8 Bridgerton kardeşin evlilik hikayesi.  Yazarın kitapları bana tekrardan ibaret geldiği için beklenti olarak beni çok heyecanlandırmıyor. Bütün kardeşler bir şekilde, ki çoğu 2 haftada aşık olup bir skandalla evleniyor. Mesela en şaşırdığım 4. kitapta Colin ve Penel