Ana içeriğe atla

DİLE GETİREMEDİĞİM

 İstatistiklere baktım az önce kimse açıp bakmamış bile sayfama. Onun verdiği cesaretle uzun zamandır içimi kemiren olayı yazmaya başlıyorum bugün.

Konu evlilik. 

Çok saçma mıdır söylemek bilmiyorum - ki ben dile bile getiremiyorum bu söyleyeceğimi- evlenmek istiyorum. Bu yaşıma kadar hep kaçtım, ağzıma bile almadım evliliği, korkuyordum çünkü. Önce okul bitirme gayesi, sonrasında atanıp dağ köyüne gitmeyle hiç cazip gelmiyordu evlilik. Öyle ki 2 yıl önce erkek arkadaşımın pırlanta kutusu uzattığında içimden defalarca lütfen yüzük olmasın diye dua etmişliğim var. Hediye yüzük değildi, erkek arkadaşımda evliliği hak edecek biri değilmiş zaten. 

Neyse, benim 5 yıl üniversite, 1 yıl atanma macerası, 4 yıl da doğu görevi derken zamanın nasıl geçtiğini anlamam 9 yılımı aldı, yaşım otuza dayandı resmen. Bu yılım hayatımın en yalnız zamanı aynı zamanda ilk kez yalnız yaşıyor ve yanımda birileri olsun, bir şeyler anlatayım istiyorum. Böyle oluna da evlilik aklıma geliyor. Herkes evli çünkü, çocukları olması da cabası. 

İnsan kendini nasıl olurdu demekten alamıyor, böyle yalnız hissettiği zamanlarda. Nasıl olurdu sahi, yıllardır öcü gibi baktığım evlilik olayı? 




Yorumlar

  1. Evliliğin en önemli noktası sohbet edebildiğin biriyle evlenebilmen, evlilik hayatın boyunca en çok yapabileceğin şey konuşmak çünkü. Dengini bulmak çok zor, bulunca anlamlı ve güzel yoksa zaman ve heves kaybı. Yaşama sevincini artırabilen bir eşin olmasını cok isterim, ve sana cok benzeyen tatlı bir kızının olmasını, belki de ikizleriniz olur 😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kill Me Heal Me-Kişilikler

Önceki yazımda bahsetmiştim kill me heal me'den, Ne çok sevdiğimi, oyuncuları, senaryoyu falan anlatmıştım... Şimdi sıra en sevdiğim bölümde kişiliklerimizde. Doğruyu söylemek gerekirse kişilikler öyle güzel canlandırılmış ki Ji Sung tarafından hepsini çok sevdik. İzleyenler bilir oyuncumuzun nasıl güzel iş çıkardığını... Her yiğidin harcı değildir öyle anında değişip, insanları farklı biri olduğuna inandırmak...
İngiliz tarihi ile ilgili o kadar çok kitap okuyup film izledim ki onlardan biriymiş gibi hissediyorum bazen kendimi. Jane Austen en sevdiğim yazar olabilir mesela, birçok eleştiri alsa da zamanının hatta günümüzün en iyilerinden biri. Yaşadığı toplumu ele aldığı yazıları, yazı dili en sevdiklerim arasına girmesine sebep oldu. Onu çok sevmem vesilesi ile de Julia Quinn isimli yazar ile tanıştım, kendisine günümüzün Jane Austen'ı deniyor. Ama bence değil. Neyse asıl konum günümüz Austen'ının Bridgerton serisinin Netflix dizisi. Söylediğim gibi bütün tarihi şeyleri sevmemden dolayı bu diziyi de sevdim. Favorim diyemem ama güzeldi. Duyduğuma göre bütün kitap serisi dizi yapılacakmış. Seri 8 kitaptan oluşuyor bu arada. 8 Bridgerton kardeşin evlilik hikayesi.  Yazarın kitapları bana tekrardan ibaret geldiği için beklenti olarak beni çok heyecanlandırmıyor. Bütün kardeşler bir şekilde, ki çoğu 2 haftada aşık olup bir skandalla evleniyor. Mesela en şaşırdığım 4. kitapta Colin ve Penel

Nerde o eski bayramlar!

Klişe bir cümleyle başlayayım dedim bu yazımda günün anlam ve önemini belirtmek için. Öncelikle yaşadığımız bu zor ve yıpratıcı zamanların arasında bir nevi hediye gibi olan bayram molasındayız ülkece.