Ana içeriğe atla

yol,boşluk, nefret

Uzun bir aradan sonra merhaba yine... Uzun aralar vermek istemesem bile alışkanlık olmaya başladı sanırım. Bunun için üzgün olduğumu belirtir affınıza sığınırım. Bugün konum yolculuk ve boşa geçen zaman arasındaki ilişki bazlı olacak.

Yıllardır, liseden beri, otobüs yolculukları sevemediğim bir şey olmuştur gözümde yol ne kadar uzarsa o kadar nefret ederim o yollardan. Her seferinde keşke ışınlanabilsek de zamanımız boşa gitmese derim.Nefretim ağır basar hep. Boşa geçen zamanlardır yolda geçen süre benim için her ne kadar sevdiklerime ve aileme ulaştırsa bile. O koltuğa oturunca, zamanı israf ediyormuşum suçluluğu kaplar içimi.Bir daha nefret ederim. Neden mi çünkü araba otobüs farketmeksizin  başka bir işle meşgul olma lüksüm olmuyor maalasef o yollarda... Bilgisayarı açıp gerekli, ödev, proje yapımı, bir şeyler yazıp karalamak veya kitap okumak gibi faaliyetletler imkansız benim  için. Sağlık problemlerimden dolayı. Bir şeyler yapıyım desem en fazla iki dakika içinde mide bulantısı ile yolculuk zehir oluyor. Bu yüzdendir ki hep kıskanmışımdır otobüste arabada kitap okuyan insanları... ki o insanlara bile imrene imrene bakamıyorum malum durumdan ötürü...
Olur ki sorarsanız o yolculuklar nasıl geçiyor napıyorsun onca saat derseniz, zamanımı israf ediyorum. Uyuyorum, uyanıyorum hayatımı sorguluyorum onca saat. Keşke bunu demeseydim, şöyle yapsaydım, onla arkadaş olmasaydım gibi kuruntu ve kendimi yargılamalarla bitirmeye çalışıyorum zamanı. Bu yüzden de kendimi sevmemeye başlıyorum. Kendimden nefret ettikçe buna sebep olan yollardan ve yolculuklardan da nefret ediyorum.
En büyük hayalim de bütün bunlardan dolayı ışınlanmayı bulmak...Yok mudur şu illeti bulup Nazlı'yı kurtaracak bir bilim adamı :). 

Yorumlar

  1. okumayı çok sevsem de yolda malesef mide bulantısı çok fena yapıyor. Bende sizin gibi muzdaribim, takıyorum kulaklığı dalıyorum boş hayallere yada iç çekişmelere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek kurtarıcılar kulaklıklarımız. Bazen düşünüyorum müzik çalarlar olmadan nasıl geçerdi yolculuklar diye

      Sil
  2. Ben otobüste kitap okumayı severim ama bazen benim için bile imkansız oluyor.
    Bunun için tıbbı ilaçlar olduğunu duymuştum. Eğer yolculuklar zorunluysa bir doktora danışmanı öneririm (henüz yapmadıysan elbette ^^)
    Blog keşif etkinliğime katıldığın için de teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öneri için çok teşekkür ediyorum ama ilaç kullanımına karşı olarak ağrı kesici bile kullanmıyorum ben. Bildiğin babaanne yöntemleri varsa öğrenmeyi çok isterim bu konuda :)
      Etkinlik için ben çok teşekkür ediyorum, sayende ilgimi çeken güzel bloglar buldum.

      Sil
    2. Rica ederim ^^
      Aslında var ilk onu yazacaktım ama bu yöntemleri herkes sevmiyor diye tutmak zorunda kalıyorum bazen kendimi :D
      Yara bandını göbek deliğinin üzerine çapraz yapıştırmak iyi geliyor diye duymuştum bir dene istersen.

      Sil
    3. Çok teşekkür ediyorum bilgi için. Ben böyle yöntemlerin daha etkili olduklarına inananlardanım. Kesinlikle deneyeceğim, umarım işe yarar :) Haberdar ederim seni de durumdan.

      Sil
  3. Yolda kitap ya da bulmaca cozemeyenlerdenim midem kalkiyor:(
    Kulaklikta takamıyorum ağırlık yapıyor beynimde:( sadece etrafa bakıp bakıp binbir türlü hayaller hayaller:) bunu konuyu dillendirmen iyi olmuş kalemine sağlık :) takipteyim cnm

    YanıtlaSil
  4. kulaklık takamamak daha da çekilmez bir hale getiriyordur o yolları. Ben en azından kulaklıklar sayesinde uykuya dalıyorum (bazen de sırf yan taraftaki teyzenin sorularından kaçmak için :) ).
    Senin hayallerin en güzelinden, en mutlusundan olsun ki hemencecik bitsin o yollar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kill Me Heal Me-Kişilikler

Önceki yazımda bahsetmiştim kill me heal me'den, Ne çok sevdiğimi, oyuncuları, senaryoyu falan anlatmıştım... Şimdi sıra en sevdiğim bölümde kişiliklerimizde. Doğruyu söylemek gerekirse kişilikler öyle güzel canlandırılmış ki Ji Sung tarafından hepsini çok sevdik. İzleyenler bilir oyuncumuzun nasıl güzel iş çıkardığını... Her yiğidin harcı değildir öyle anında değişip, insanları farklı biri olduğuna inandırmak...

Nerde o eski bayramlar!

Klişe bir cümleyle başlayayım dedim bu yazımda günün anlam ve önemini belirtmek için. Öncelikle yaşadığımız bu zor ve yıpratıcı zamanların arasında bir nevi hediye gibi olan bayram molasındayız ülkece.
İngiliz tarihi ile ilgili o kadar çok kitap okuyup film izledim ki onlardan biriymiş gibi hissediyorum bazen kendimi. Jane Austen en sevdiğim yazar olabilir mesela, birçok eleştiri alsa da zamanının hatta günümüzün en iyilerinden biri. Yaşadığı toplumu ele aldığı yazıları, yazı dili en sevdiklerim arasına girmesine sebep oldu. Onu çok sevmem vesilesi ile de Julia Quinn isimli yazar ile tanıştım, kendisine günümüzün Jane Austen'ı deniyor. Ama bence değil. Neyse asıl konum günümüz Austen'ının Bridgerton serisinin Netflix dizisi. Söylediğim gibi bütün tarihi şeyleri sevmemden dolayı bu diziyi de sevdim. Favorim diyemem ama güzeldi. Duyduğuma göre bütün kitap serisi dizi yapılacakmış. Seri 8 kitaptan oluşuyor bu arada. 8 Bridgerton kardeşin evlilik hikayesi.  Yazarın kitapları bana tekrardan ibaret geldiği için beklenti olarak beni çok heyecanlandırmıyor. Bütün kardeşler bir şekilde, ki çoğu 2 haftada aşık olup bir skandalla evleniyor. Mesela en şaşırdığım 4. kitapta Colin ve Penel