Ana içeriğe atla

ilk

İlk olmak mı son olmak mı diye bir soru vardır. Size yöneltildi mi bilmiyorum ama benim hayatımda önemlidir bu soru. Cevabım da aynıdır hep. İlk. Değerlidir ilk olanlar hayatımda. İlk okul, ilk arkadaş, ilk kelime, ilk düşünce, ilk aşk... Ve daha nicelerini sıralayabilirim bu şekilde.



*resim temsilidir. 


Bugün ise değerli olan ilklerimden birkaçını yazacağım,mart ayının ilk günüde. Büyük bir hevesle açtığım bloğumun ilkleri olacak.
Blog açmak yapılacak listemdekilerden biriydi, benim için önemliydi. Bu yüzdendir ki blogtaki ilklerim de daha anlamlı oluyor.
Nedir Nazlı bu anlatmak isteyip de bir türlü anlatmaya başlayamadığın ilklerin derseniz, başlıyorum.

-Blogtaki ilk yazım:

-Blog açtığım zaman ilk takibe aldığım blog:

-Blog yazılarıma ilk yorum bırakan blog:

-Google Friend Connect ile blogumu ilk izleyen blog:

-Yazdığım 'yol,boşluk,nefret'  adlı yazımı paylaşan sahibesi: 

Başta da dediğim gibi ilkler önemli benim için blogtaki ilklerimi bana yaşattığınız için öncelikle ilklerimin sahibelerine sonra da yazılarımı takip edip beni okumaya değer gören herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 

Sağlıcakla.




















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kill Me Heal Me-Kişilikler

Önceki yazımda bahsetmiştim kill me heal me'den, Ne çok sevdiğimi, oyuncuları, senaryoyu falan anlatmıştım... Şimdi sıra en sevdiğim bölümde kişiliklerimizde. Doğruyu söylemek gerekirse kişilikler öyle güzel canlandırılmış ki Ji Sung tarafından hepsini çok sevdik. İzleyenler bilir oyuncumuzun nasıl güzel iş çıkardığını... Her yiğidin harcı değildir öyle anında değişip, insanları farklı biri olduğuna inandırmak...

Nerde o eski bayramlar!

Klişe bir cümleyle başlayayım dedim bu yazımda günün anlam ve önemini belirtmek için. Öncelikle yaşadığımız bu zor ve yıpratıcı zamanların arasında bir nevi hediye gibi olan bayram molasındayız ülkece.
İngiliz tarihi ile ilgili o kadar çok kitap okuyup film izledim ki onlardan biriymiş gibi hissediyorum bazen kendimi. Jane Austen en sevdiğim yazar olabilir mesela, birçok eleştiri alsa da zamanının hatta günümüzün en iyilerinden biri. Yaşadığı toplumu ele aldığı yazıları, yazı dili en sevdiklerim arasına girmesine sebep oldu. Onu çok sevmem vesilesi ile de Julia Quinn isimli yazar ile tanıştım, kendisine günümüzün Jane Austen'ı deniyor. Ama bence değil. Neyse asıl konum günümüz Austen'ının Bridgerton serisinin Netflix dizisi. Söylediğim gibi bütün tarihi şeyleri sevmemden dolayı bu diziyi de sevdim. Favorim diyemem ama güzeldi. Duyduğuma göre bütün kitap serisi dizi yapılacakmış. Seri 8 kitaptan oluşuyor bu arada. 8 Bridgerton kardeşin evlilik hikayesi.  Yazarın kitapları bana tekrardan ibaret geldiği için beklenti olarak beni çok heyecanlandırmıyor. Bütün kardeşler bir şekilde, ki çoğu 2 haftada aşık olup bir skandalla evleniyor. Mesela en şaşırdığım 4. kitapta Colin ve Penel