Ana içeriğe atla

hayalim

  Evlilik her genç kızın hayalidir. Her zaman olmasa da benim de hayalimi süslemiyor değil hani :)
Ama evlilikten çok benim hayalimi süsleyen olay evlilik teklifi...Aslında en önemlisi de tekliften önce hem damat hem de gelin adaylarımızın heyecanları... Bende öyle heyecanlanmak istiyorum, hiç beklemediğim bir anda dizlerinin üzerine çökmüş, elinde  yüzükle duran sevdiğim adam! (Derseniz var mı şimdi öyle bir aday adayı, nerde adayın adayının adayı bile yok henüz! Benimki sadece hayalde)
  Nasıl bir evlilik teklifi istiyorsun diye sorarsanız da cevabım basit, "A Gentleman's Dignity" adlı Güney Kore dizisinin son bölümündeki o tekliften istiyorum. Bütün o klişe tekliflerden bambaşka bir şeydi... Ne hoş ne romantik bir teklifti o! Kızımız artık bu adam benimle evlenmeyecek deyip umutsuz umutsuz dolaşırken, erkekten geliyor teklifimiz... O zamana kadar her söylediği "evlen benimle", "benimle yaşa" gibi sarf ettiği bütün sözleri oturdukları cafede çaldırıyor arka fonda... Ardında benim çok hoşuma giden şarkı eşliğinde bütün arkadaşlarını toplamış oynatmış ( oynatmış derken acemi dans desem daha iyi olacak gibi). Ardından elinde yüzüğü ve mimar beyimizin yapmış olduğu kırmızı ipli ev ile evlilik teklifi gerçekleşiyor. Her aklıma geldiğinde "ah ne güzeldi" demekten kendimi alamıyorum!
  Yine bir ah çekerek yazımı bitiyorum. Allah herkese gönlündeki versin, tabii bana da bu tekliften :) hani bu teklif olmasa da buna benzer bir şeyde olabilir, kabulümdür.


O sahneyi izlemek isteyenler içinde buyrun  linkimiz :)
Not: Eğer derseniz ki adam o ses kayıtlarını nasıl yaptı, yanında taşıdığı ses kaydedici kalem sağolsun.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kill Me Heal Me-Kişilikler

Önceki yazımda bahsetmiştim kill me heal me'den, Ne çok sevdiğimi, oyuncuları, senaryoyu falan anlatmıştım... Şimdi sıra en sevdiğim bölümde kişiliklerimizde. Doğruyu söylemek gerekirse kişilikler öyle güzel canlandırılmış ki Ji Sung tarafından hepsini çok sevdik. İzleyenler bilir oyuncumuzun nasıl güzel iş çıkardığını... Her yiğidin harcı değildir öyle anında değişip, insanları farklı biri olduğuna inandırmak...

Nerde o eski bayramlar!

Klişe bir cümleyle başlayayım dedim bu yazımda günün anlam ve önemini belirtmek için. Öncelikle yaşadığımız bu zor ve yıpratıcı zamanların arasında bir nevi hediye gibi olan bayram molasındayız ülkece.
İngiliz tarihi ile ilgili o kadar çok kitap okuyup film izledim ki onlardan biriymiş gibi hissediyorum bazen kendimi. Jane Austen en sevdiğim yazar olabilir mesela, birçok eleştiri alsa da zamanının hatta günümüzün en iyilerinden biri. Yaşadığı toplumu ele aldığı yazıları, yazı dili en sevdiklerim arasına girmesine sebep oldu. Onu çok sevmem vesilesi ile de Julia Quinn isimli yazar ile tanıştım, kendisine günümüzün Jane Austen'ı deniyor. Ama bence değil. Neyse asıl konum günümüz Austen'ının Bridgerton serisinin Netflix dizisi. Söylediğim gibi bütün tarihi şeyleri sevmemden dolayı bu diziyi de sevdim. Favorim diyemem ama güzeldi. Duyduğuma göre bütün kitap serisi dizi yapılacakmış. Seri 8 kitaptan oluşuyor bu arada. 8 Bridgerton kardeşin evlilik hikayesi.  Yazarın kitapları bana tekrardan ibaret geldiği için beklenti olarak beni çok heyecanlandırmıyor. Bütün kardeşler bir şekilde, ki çoğu 2 haftada aşık olup bir skandalla evleniyor. Mesela en şaşırdığım 4. kitapta Colin ve Penel